ışık yakıyor gözlerimi. kapatın şu ışığı memur bey.....
derin yaralar bırakıyor baktığın her yer. bakma bana artık. utanıyorum kendimden ben. canımı yakıyor sevgi sözcükleri. herbiri çengele geçirilmiş solucanlar gibi. tutamayıp kendimi saldırıyorum bütün hepsini yemek için.
heryerime takılıyorsun. her yerimde kanıyorsun. sevme beni artık. yorgunum diyorum.
yalnızlıktan yoruldum. çoğulluktan yoruldum. görme beni artık. gözlerimin üstünde sigara söndürülüyor gibi
oluyorum. bayılmak üzereyim inan bana. evimin yolunu tarif et ve git. bu bile benim için fazla. tarif et ve git kısmı yeter bana. ne bileyim bişeyleri tarif et ve git işte. hatta sadece git. ve hatta...
(boşluk olan kısmı silah sesleri kaplıyor.)
kanlar içinde sipere yığılıyorsun.... bakma bana artık. gerçekten korkuyorum.
omzundan girmiş bir tanesi. biri bacağında. diğeri neredeyse kafanı patlatıyormuş. ucuz atlatmışsın. elini uzatıyorsun bana. ben korkuyroum. tutamıyorum elini.
diyorum ki: bir savaşın orta yerinde müttefik aşıklardık neden yabancılaştık?
diyorsun ki bunları sen söylemiyorsun şarkı bunlar...
diyorum ki: o kadar emindim ki...
ölmek üzere olduğunu anlıyorum o an. ve gözyaşları içinde düşüncelerimin içinde kış uykusuna yatıyorum. altı ay boyunca ölü kalmak istiyorum ben. ne hissetmek ne de düşünmek istiyorum. yaşamsal tüm faaliyetlerimi
durdurmak. kalbimi kopartıp atmak istiyorum. bir kuyunun dibinde ölü bulunmak istiyorum altı ay sonra...
belki bir insan kalıntısı. tanrım... lanet olsun. altı ay sonra uyandığımda şu silahın elimde olmamasını istiyorum.
tanrı beni duymuyor bugün.
bütün yolları koşarak gidebilir miyim düşüncesi beni sokağa itti. bütün gücümü harcayıp üç sokak koşabildim.
lanet dünya neden bu kadar hızlı dönmek zorunda ki? bir sokak daha koşarsam bitecek herşey deyip ayağa kalkıyorum.
(tanrım nasıl bir tripteyim ben??)
yollar ayaklarıma düğümleniyor. takılıp gardımı düşürüyorum. o anda bi kroşe dudağımda patlıyor. bir aparkat geliyor asfalttan yine asfalta gömülüyorum. tam doğrulup kalkacakken mideme bir kaldırım taşı tekme atıyor.
iki büklüm knock-out oluyorum. niye faul çalınmadı....
neden diskalifiye edilmiyor bu ibne hayat... niye kaybettim
hiç haketmemişken
iki polis gelip koltuk altlarımdan ringin köşesine taşıyor beni.ve direklerden birine kalepçeliyorlar bileklerimi
hangi renk köşe benimdi bilmiyorum. bilmiyorum. bu lanet tribe neden girdim
bilmiyorum...
üç kere bastım tetiğe ben.
bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder